5 Aralık 2017 Salı

her zaman yanimda

senin altinci saniyedeki o gulusundur beni ayakta tutan.

alsancak

Uc dort ayda bir uc dort gunlugune izmir’e geliyorum ve Alsancak’ta takiliyorum. Bugun de bir haftalik yolculugumun sonundayim. Buraya her geldigimde insanlarin en samimi, en durust ve en gercek halleriyle yuzlesiyorum. Eylem olarak yuzlesmeyi tercih ediyorum cunku geri kalan uc yuz elli kusur gunde karsilastigim insanlarin hayatlarini gerceklestirmek uzerine olan davranislari dolambaclarla dolu. Alsancak’a her gelisimde kendim oldugumu hatirliyor, kendi karakterimin farkli yaslarda ve farkli cinsiyetlerdeki halleriyle karsilasiyorum, muhabbet ediyorum, iciyorum, yaziyorum ve ciziyorum. Benim bicak sirti hayatimin tersi de var, o da Alsancak’ta kok salmak. Adami yoran, o asburger sincapi gibi oldugun yerde donduren. Ama cogu kisinin unuttugu ya da icindeyken gormedigi bir gercek var. Alsancak, herkese istedigi kadar geri donme sansi vermistir. Sifirdan baslanabilecek en guzel yerdir Alsancak. Greenwich’i sifir olarak kabul edenler Alsancak’in yutan elemanliginin asla farkina varamamistir. Ayni sekilde bircok kez sifirdan baslanan yer de Alsancak’tir cunku buradaki yasanmisliklar, kurulan iliskiler hep eskidir ve kimse eskiye ihanet edecek pustluklar yapmaz. Yapanin cezasi aninda kesilir. Bu yuzden Alsancak, tozunu yutanin hafizasindaki en saf haliyle yer alir. O yuzden de kimileri icin dunyanin merkezi, milad, baslangic noktasi ya da yokluklarin anavatanidir. Alsancak bir semtten fazlasi, bir varolus bicimidir. Her seferinde yeniden dogmanizi saglayan. 

1 Nisan 2017 Cumartesi

104.hafta

104.hafta.

Iki sene gecti londra’ya yerlesmemin uzerinden. Her buyuyen insan gibi ben de yasadiklarima ve hissettiklerime istinaden degisimler ve gelismeler gosterdim, gosteriyorum, gosterecegim. En ogrendigim sey, bundan sonra hayatimi kuracagim sekli secerken benim icin en degerli varlik olan dostlarimi daha yakinimda tutacagimdir. Bundan seneler once su an bosaltilmakta olan asmali mescit’teki jurnal sokak’ta yer alan bes numarali apartmanin alti numarali dairesinin kalorifer peteklerinin birinin ustune cikip ahaliye seslenirken “benim allahim dostlarim” demistim. Hic unutmam. Hic unutmadim, hic unutmayacagim.

Bu esit miktarda isyan ve sevgi dolu cumlenin icerisinde yer alan gerceklik, gecirdigim bu iki sene icerisinde bana kimi zaman umut, cogu zaman da izdirap verdi. Salcaya donecek kadar maymun istahli olmadigimdan, bu yoklugundan oturu izdiraba donen gercekligin uzerine gittim. Icim kanadi gittikce. Yerine bir sey koymayi asla dusunmedigim ve hatta yeltenmeyi kendime hakaret olarak gordugum bu gercekligi kimi zaman kopararak yok etmeyi dusunmedim degil. Hatta cok da yaklastim, ama sadece dusunce olarak. Gordugum davranislar bana dusuncemi icraata dokmeyi itti ama icim kaldirmadi bunu. Bu hareketin sonucunu bir pismanlik olarak yasamaktan korkmam degildi adim atmamami saglayan; kendi kendime kaldigim gunlerde karsilikli sevginin sinirlari belirlendigi surece, karsiliksiz sevgiden daha kutsal olduguna inandim. Bunca savasin, bunca pustlugun, bunca riyakarligin, bunca yalanin oldugu dunyada “ben baris istiyorum” cigirtkanliginda bulunmak kolayken biz niye bunu kendi hayatlarimiza yansitamiyoruz diye dusundum. Kendi kendime kaldigim icin de “ben bunu kendi hayatima niye yansitamiyorum” diye daha da derinlere indim. Daha da acitti, cok kanatti. Oyle bir noktaya geldim ki bazen “ulan dalyarak zaten dimdizlak tek basina kaldin, kendinle barisiksin, kiminle neyin barisindan bahsediyorsun” diye uzun uzun terasta uzaklara bakmisligim var. Bir de kendi kendine kalmanin en buyuk sikintisi surekli kendi sesini duymaktan oturu yanlisa dusebilme ihtimalinin yuksekligi. Once yanildim, sonra dogruldum, aynaya bakip biraz gulumsedim. O sirada dunyanin en iyi kalpli ve en guzel kadiniyla tekrar birbirimize sarildik. Bu paragraftaki her seydeki iletken de o oldu bana aslinda. Bugun bilincim aciksa eger onun sayesindedir.

Giden kadar kalanin da kontrpiyede kaldigini anladigim gun bir aydinlanma yasadim. Hikayenin bir yerinde gidendim, diger yerinde kalan. Standart sapmalarin richter’e meydan okudugu topraklardan geldigimden, artik isyanin yerine daha yapici bir gerceklik koymaliydim. Gocuk altindan cikip buralara kadar gelmisiz ayri ayri, nedir bu tillahini siktigimin giderleri. Ben kendi egomu ayaklar altina alamiyorsam karsimdaki insandan bana empati duymasini nasil bekleyebilirim.

104.haftada asmali mescit’te jurnal sokakta yer alan bes numarali apartmanin alti numarali dairesinde bu kez kalorifer petegininin ustunde degil de hic sevmemem icin sebepleri olan bir koltuga sirtimi dayamis etrafimdaki dostlarimi dinliyor, belki de uzun bir aradan sonra ilk kez birbirimizi anliyorduk. Onlarin agzindan cikanlara ben sasirirken, benim agzimdan cikanlara onlar sasirirken ayni noktayi buldugumuzu hissettim. Arzular selale, hizler karsilikli. Cizilen sinirlar bir anda yok oluyor, gercekliklere sariliniyor, aradan gecen zaman incecik siraya diziliyordu. Biz de bazi seyleri ilk kez ogreniyoruz, sonuna kadar hata yapma luksumuz var. ilk hatada, ikinci hatada, ucuncu hatada kalkip konusmadan, anlatmadan, anlamaya calismadan kendini hakli gorenin zaten bu kitapta yeri yok. Biz birbirimize ogretecegiz ki, hem biz bundan sonra ayni hatalari yapmayalim hem de bundan sonra benzer durumlarla karsilastigimizda ayni hatalari biz yapmayalim. Zamaninda bes yasindaki unlu bir dusunurun dedigi gibi “kotuluk oldugunu bilmiyor cunku yapti”. 

Iki sene sonra ilk kez birinci cogul sahista bir yazi yaziyorum. Kafam biraz rahatlasin da gecen haftadan beri icimde tuttuklarimi iki cumleye dokeyim istedim. Soz ucar, yazi kalir ama dostluklar bakidir. Dostluklarda da sevgi temel tasidir, saygi gosterilir, onlari daha iyi yerlere getirmek icin emek gerekir. Benim yegane dogrum budur.